İlk olarak başka bir isimle başladığım bu bloğa... Daha sonra blog adresinde Türkçe karakter kullanmanın bir yolu olduğunu öğrendim: Türkçe'nin doğru kullanılmasına, Türkçe karakterleri doğru kullanmaya özen gösteren biri olarak bu beni çok sevindirdi: ve derhal blog adını değiştirdim... Yazmak eğlenceli Türkçemizi güzel kullanmak ise kültürümüzü yaşatmak bakımından çok önemli... Duyduk duymadık demeyin: başlıyor !!!
Yemek yapardım yapmasına da, mutfağı ezelden beri sevmezdim... Son 3 yıldır, iş yoğunluğunun azalmasıyla ve zon zamanlarda bu konudaki bilinçlenmenin de etkisiyle, mutfakla aram düzelmeye başladı. Her hafta gelen ekolojik meyve-sebze paketi sayesinde de işi iyice ilerlettim: Hollandalıların bile unuttuğu, bu yöreye has sebzeleri de pişirmeyi deniyorum. İşin güzel yanı şu ki: mutfağa girip de bir konsantre oldum mu, 4 metrekarelik mutfak 40 metrekare olur, onlarca kadınla dolar, bana yardımcı olurlar ve ben, giderek artan yalnızlığımı, unutur gibi olurum. Börek mi yapıyorum? Sema teyzemin şen sesiyle ‘iki kat yapıyorum’ dediğini duyar, 1 kat daha yufka eklerim, kıtır kıtır olsun diye. Sema teyzem öyle yapıyormuş deyip sosa mısırözü yağı katar ve börek içine kırmızı biber doğrarım. Yufkanın sosunu hazırlarken ‘süt de olur, yoğurt da evde ne varsa kullanabilirsin, kızım’ diyor annem yan taraftan... Soğanları soyarken, soğana ‘sovan’ diyen Karşıyakada’ki alt komşumuz,
Yorumlar