Ana içeriğe atla

HAKKIMDA


Hızlı Okurlar İçin 
Anne, mimar, öğrenci... Türk, biraz da Hollandalı. Her nekadar kökleri Girit ve Tosya'ya dayansa da aslında İstanbul'lu sayılırRotterdamlı oldu, Türkiye'ye gelince de Güvercinlikte yaşıyor.  

Biraz Daha Detaylı Özgeçmişim
Çocukluk ve gençlik yıllarım sırasıyla İzmir, Ankara ve İstanbul'da geçti. İstanbul'da mimarlık eğitimi aldıktan sonra restorasyon yüksek lisansını tamamladım. Türkiye'de sergi ve kitap çalışmalarında, organizsayoni arşiv ve redaksiyon işlerinde, Anadolu'da kazılarda çalıştım. 'Gerçek mimar' olma hevesiyle 2001'de mimarisiyle ünlü Hollanda'ya yerleştim ve mimarlık bürolarında çalıştım. Burada evlenip çocuk sahibi olunca bir baktım ki bu 'batı yaka'sında kalıcı olmuşum... Hala Rotterdam'da mimarlık yapmakta ve yapı mühendisliği bölümde okumaktayım. 

Hikaye Tarzında Anlatmak Gerekirse
Karlı bir bayram gününde ressam anne ile pilot babanın ilk kızları olarak dünyaya geldim. Bir çok pilot çocuğu gibi bana da gökyüzünü, uçmayı anımsatan; ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen'in soyadı isim olarak verildi... Dedem ve anneannem ise o zamanların moda ismi, gövdesi aşağıda kökü havada olan,  cennette yaşayan bir ağaç çeşidi anlamına gelen Tuba ismini eklediler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünya Kadınlar Günü Yazısı:‘Benim Tek Kişilik Mutfağım’

Yemek yapardım yapmasına da, mutfağı ezelden beri sevmezdim... Son 3 yıldır, iş yoğunluğunun azalmasıyla ve zon zamanlarda bu konudaki bilinçlenmenin de etkisiyle, mutfakla aram düzelmeye başladı. Her hafta gelen ekolojik meyve-sebze paketi sayesinde de işi iyice ilerlettim: Hollandalıların bile unuttuğu, bu yöreye has sebzeleri de pişirmeyi deniyorum.  İşin güzel yanı şu ki: mutfağa girip de bir konsantre oldum mu, 4 metrekarelik mutfak 40 metrekare olur, onlarca kadınla dolar, bana yardımcı olurlar ve ben, giderek artan yalnızlığımı, unutur gibi olurum.  Börek mi yapıyorum? Sema teyzemin şen sesiyle ‘iki kat yapıyorum’ dediğini duyar, 1 kat daha yufka eklerim, kıtır kıtır olsun diye. Sema teyzem öyle yapıyormuş deyip sosa mısırözü yağı katar ve börek içine kırmızı biber doğrarım.  Yufkanın sosunu hazırlarken  ‘süt de olur, yoğurt da evde ne varsa kullanabilirsin, kızım’  diyor annem yan taraftan... Soğanları soyarken, soğana ‘sovan’ diyen Karşı...

Kariyer ve Çocuk

Üzerinde çok konuşuldu, epey yazıldı, çizildi: ne sloganmış ki Türk kadını 21. yüzyıla  'Kariyer de yaparım, çocuk da!' iddiasıyla girdi. Sene 2012 oldu, beklenen farkındalık arttı ve en nihayet bu 'beyanat' sorgulanır oldu.  Bugün bir meslektaşımın 'şunu anladım ki: 'çocuk da yaparım kariyer de' hikayeymiş' cümlesini okuduktan sonra, bir zamanlar uzun uzadıya düşündüğüm bu konuyu ele almak istedim. Feminizmin ve 'emancipation'ın* kimi zaman yanlış ele alındığını, feminizme sığınanların argümanlarının zaman zaman yüzeysel olduğunu dile getirmeye çalışmakta ve genellikle yanlış anlaşılmaktaydım.   Öncelikle nedir 'kariyer yapmak', onu bir anlamalı. Bir yerde çalışıyor olmak mı? Emeklilik hedefiyle bir yerde çalışmak mı? Başarılı olup ödüller almak mı? Ünlü olmak, isim yapmak mı ve / veya yaptığı işten çok para kazanmak mı? Topluma faydalı olmak mı? Bu kavramla herkesin kastettiği farklı olabiliyor. Astrolojiye bakarsak, anne...

Yayına Başlıyorum

İlk olarak başka bir isimle başladığım bu bloğa... Daha sonra blog adresinde Türkçe karakter kullanmanın bir yolu olduğunu öğrendim:  Türkçe'nin doğru kullanılmasına, Türkçe karakterleri doğru kullanmaya özen gösteren biri olarak   bu beni çok sevindirdi: ve derhal blog adını değiştirdim... Yazmak eğlenceli Türkçemizi güzel kullanmak ise kültürümüzü yaşatmak bakımından çok önemli... Duyduk duymadık demeyin: başlıyor !!!